بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

لَا فِيهَا غَوْلٌ وَلَا هُمْ عَنْهَا يُنزَفُونَ ٤٧

Orada bir humar (baş ağrısı) da yok, onların bundan bîhuş olacakları da yok.

– Hasan Basri Çantay

وَعِندَهُمْ قَٰصِرَٰتُ ٱلطَّرْفِ عِينٌ ٤٨

Yanlarında da nazarlarını yalınız zevclerine atfetmiş iri (şahin) gözlü kadınlar vardır,

– Hasan Basri Çantay

كَأَنَّهُنَّ بَيْضٌ مَّكْنُونٌ ٤٩

ki bunlar (kuş tüyleriyle) örtülüb saklanmış yumurtalar gibidir.

– Hasan Basri Çantay

فَأَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ يَتَسَآءَلُونَ ٥٠

(Ehl-i cennetden) kimi kimine dönüb sorarlar.

– Hasan Basri Çantay

قَالَ قَآئِلٌ مِّنْهُمْ إِنِّى كَانَ لِى قَرِينٌ ٥١

İçlerinden bir sözcü der ki : «Hakıykat, benim (dünyâda) bir arkadaşım vardı.

– Hasan Basri Çantay

يَقُولُ أَءِنَّكَ لَمِنَ ٱلْمُصَدِّقِينَ ٥٢

(Bana:) «Gerçek sen de (tekrar dirilmiye) kat'î inananlardan mısın?» derdi.

– Hasan Basri Çantay

أَءِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَٰمًا أَءِنَّا لَمَدِينُونَ ٥٣

«Biz öldüğümüz ve bir toprak, bir yığın kemik olduğumuz zaman mı, hakîkaten biz mi cezalanmış olacağız»?

– Hasan Basri Çantay

قَالَ هَلْ أَنتُم مُّطَّلِعُونَ ٥٤

(O sözü söyleyen zât, ihvanına) der ki: «Siz (onun iç yüzüne) vaakıf olucular mısınız?»

– Hasan Basri Çantay

فَٱطَّلَعَ فَرَءَاهُ فِى سَوَآءِ ٱلْجَحِيمِ ٥٥

Derken o (bizzat) bakıb bunu o çılgın ateşin ta ortasında gördü.

– Hasan Basri Çantay

قَالَ تَٱللَّهِ إِن كِدتَّ لَتُرْدِينِ ٥٦

(Ve ona) dedi ki: «Allaha yemîn ederim, sen az kaldı beni de muhakkak helak edecekdin».

– Hasan Basri Çantay

وَلَوْلَا نِعْمَةُ رَبِّى لَكُنتُ مِنَ ٱلْمُحْضَرِينَ ٥٧

«Eğer Rabbimin ni'meti olmasaydı ben de (seninle beraber cehennemde) haazır bulundurulanlardan olacakdım».

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu